...::: TÜRK EDEBİYATI :::...
  Aşık Veysel
 


      
     AŞIK VEYSEL
 
      
         Hayatı:
 
         Tam adı Veysel ŞATIROĞLU olan aşık, türk halk şiirinin son önemli temsilcisidir.
Küçük yaşta çiçek hastalığına yakalanarak bir gözünü, daha sonra bir kaza sonucu az gören diğer gözünü kaybetmiştir. Saz çalmayı öğrendi. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Emrah, Dadaloğlu, gibi şairlerden ve çevresindeki aşıklardan etkilenerek türkü yorumunda ve saz çalmada ustalaştı. 1919’da birinci, 1928’de ikinci evliliğini yaptı. İkinci evlilikten yedi çocuğu oldu. Bir süre Sivas, Tokat, Yozgat ve Kayseri köylerinde türkü söyleyerek dolaştı. 1933’de Cumhuriyetin onuncu yılı için söylediği “Cumhuriyet Destanı” ile ünlendi. İstanbul radyosunun ilk yayınlarında türkü söyledi.
       
         Köy enstitülerinde halk türküleri ve saz dersi verdi (1941-1946). Halk kültüründe bir simge haline gelerek yaşadığı dönemin en ilginç kişilikleri arasına girdi. Türkçe’ ye ve Milli Birliğe yaptığı hizmetler nedeniyle TBMM kendisine maaş bağladı. Metin Erksan yaşamını, konularını ve senaryosunu Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yazdığı bir film çevirdi (Aşık Veyselin Hayatı/ Karanlık Dünya 1952 ). En güzel ürürünlerinin bazılarını ölümünden hemen önceki yıllarında verdi. Akciğer kanserinden öldüğünde vaseyiyeti üzerine türküler söylenerek toprağa verildi. Her yıl Haziran ayında Şarkışla’da adına bir kültür ve sanat şenliği düzenlenmektedir.
     
         Halk şiiri geleneğinde yeni ve özgün bir yere sahip olan Veysel, doğaçlamayı yadsımış ve şiirlerinin uzun çalışmalarla oluşturmuştur. Alışılmış konulara ilgi göstermemiş, yalın Türkçesini çok etkili biçimde ve etkilikte kullanmış, duygusal yoğunuğunu her zaman dengeleyebilmiştir. Tekniği yapmacıksız, gösterişsiz ve kusursuzdur.
      
         Şiirlerinde yaşama sevinci ve hüzün, iyimserlik ve umutsuzluk bir aradadır. Doğa, toplum, din ve siyasette kimi zaman ine bir alayla yaklaşmıştır. Tutuculuğu ırkçılığı, din ve mezhep ayrımcılığını yargılayan şiiride vardır.
Özgün bir sanatçı ve kültür adamı olarak daha sağlığında yaygın ve geniş bir üne kavuşan, kişiliği ve şiirleriyle söylencelere karışan Veysel’in başlıca yapıtları;
Deyişler (1944), Sazımda Sesler (1950), Dostlar Beni Hatırlasın (1970), Bütün Şiirleri (ös 1984) sayılabilir.
        
         Doğum: 25 Ekim 1984 sivrialan- ölüm 21 Mart 1973 Sarkışla
 
            
ESERLERİ
 

Ağlayalım Atatürk'e

Ağlayalım Atatürk'e
Bütün Dünya kan ağladı,
Süleyman olmuştu mülke,
Geldi ecel, can ağladı,

Atatürk'ün eserleri,
Söyleyecek bundan geri,
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti, vatan ağladı.

Bu ne kuvvet, bu ne kudret,
Var idi bunda bir hikmet
Bütün Türkler, İnönü İsmet,
Gözlerinden kan ağladı.

Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü,
Koruyalım yurdumuzu,
Dost değil, düşman ağladı.
 


Aldanma

Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır..
Hükmetse dunyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır..

Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Vız vız eden her sineğin bal'olmaz
Peteksiz arının balı yalandır..

İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşlediği amel hali yalandır..

Cahil okur amma alim olamaz
Kamillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır.
 

Aşkın Beni

Aşkın beni elden ele gezdirdi
Cok dolandım bulamadım eşini
Beni candan usandırdı bezdirdi
Tuzlu imiş yiyemedim aşını..

Benim ile gezdin beni arattın
Beraber oturup beraber yattın
Türlü türlü güllerinden koklattın
Aşık ettin güle bülbül kuşunu..

Altmış iki yıldır seni ararım
Tükendi sabrım yoktur kararım
Dağa taşa kurda kuşa sorarım
Kimse bilmez hikmetini işini..

Her millete birer yüzden göründün
Kendini sakladın sardın sarındın
Bu dünyayı sen yarattın girindin
Her nesnede gösterirsin nakşını..

Görenlere açık körlere gizli
Kimine göründün oruç namazlı
Veysel'e göründün cilveli nazlı
Tutan bırakırmı senin peşini.
 
 

Benden selam

Benden selam söylen vefasız yare
Gurbet benim olsun sıla kendine..
Çekilmedik derdimizi bölüşek
Yadı ben alayım sıla kendine..

Dökek derdimizi ölçek bölüşek
Ne el bize ne biz ele karışak
Felek bize gül demezki gülüşek
Cefa benim olsun çile kendine..

Çektigim cefalar yar senden geldi
Bana bu sitemler kar senden geldi
Başımdaki duman kar senden geldi
Ben kara bağlayım ala kendine..

Evvelden hastadır yaralı gönlüm
Sevdayı mahbuba ereli gönlüm
Aşkın gömleğine gireli gönlüm
Hicranı Veysel'den n'ola kendine
 
 
Beserek dağı

Arzusun çektiğim Beserek Dağı
Elvan elvan çiçeklerin açtı mı?
Çevre yanın güzellerin otağı,
Bizim eller yaylasına göçtü mü?

Güney tarafında Kurban Pınarı,
Kalktı mı Mezarlı Boyu'nun karı?
Garip öter meşeliğin kuşları,
Yavru şahin yuvasından uçtu mu?

Yeşil atlas giymiş dağlar süslemiş,
Mescit köyü eteğine yaslanmış,
Şeme Dağı, duman olmuş puslanmış,
Sivralan'a nuru rahmet saçtı mı?

Zaman gelip göçler geri dönerken,
Güzellerin yaylasından inerken,
Dilberler doldurup bade sunarken,
Veysel Şatır, hatırlara düştü mü?
 
 

Ceylan

Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni..
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni..

Kurulma sevdiğim güzelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Beslesem elimde tuz ile seni..

Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan da takla dönsen deryada
Düşürsem toruma bez ile seni..

Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görse idim göz ile seni.
 
 

Derdimi Söylesem

Dedimi söylesem derin dereye
Doldurur dereyi düz olur gider
Irakipler sıra dağlar arada
Korkarım yar benden yoz olur gider

Pervane ateşten sakınmaz canı
Uğruna koymuşum başı bedeni
Doldur tüfeğini hedef et beni
Yaram doksandokuz yüz olur gider

Veysel der çıkayım bir yüce dağa
Ağaçlar bezenmiş yeşil yaprağa
Zaman olur tenim düşer toprağa
Karışır toprağa toz olur gider
 
 

Dostlar Beni Hatırlasın

Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın..
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın..

Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar gecer
Dostlar beni hatırlasın..

Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın..

Ne gelsemdi ne giderdim
Günden güne arttü derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın..

Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gülecek
Murad yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın..

Gün ikindi akşam olur
Gör ki başa neler gelir
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın.
 
 

Gel Birlik Kavline Girelim Kardeş

İtimat edersen benim sözüme
Gel birlik kavline girelim kardaş
Birlik çok tatlıdır, benzer üzüme
İçip şerbetini duralım kardaş.

Son verelim iftiraya bühtana
Kardeşane sevişelim can cana
Elbirlikle çalışalım vatana
Çok okul, fabrika kuralım kardaş.

Yürüyelim Atatürk'ün izine
Boş verelim bozguncular sözüne
Göz atalım şu dünyanın hızına
Yürüyüp hedefe varalım kardaş.

Veysel'in sözleri kanun dışı mı?
Mantığa uymazsa kesin başımı
Bana düşman etmiş vatandaşımı
Sebebi ne ise soralım kardaş.
 
 

Güzelliğin On Par'Etmez

Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa

Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa

Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa

Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı VEYSEL adı
O sana aşık olmasa.
 
 

Hayal Bana Yakın Yar Bana Uzak

Hayal bana yakın yar bana uzak
Sevdası başıma dolanır gitmez
Aşkına düşeli yar bana uzak
Yüz bin öğüt versen biri kar etmez 

Senin aşkın beni kıldı urusvay
Düşmüşüm peşinde koşarım hay hay
Kabul et kapında beni de kul say
Dost yoluna ölür aşık ar etmez 

Ey beni bu derde giriftar eden
Eski muhabbeti kaldırdın neden
Gönül ister kavuşmayı ölmeden
Gül olmasa bülbül ah u zar etmez 

Beni yakan yansın aşkın narına
Gönül düştü bir zalimin toruna
Bakmaz mısın bu VEYSEL'in zarına
Ah çeker ağlarım yar elim yetmez.
 
 

Kara Toprak

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.

Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılırsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.
 
 

Kardeşim

Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?

Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım?

Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum?

Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk, kardaşık.
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım
 
 

Nazlı Dilber

Ala gözlü benli dilber
Bir gün gelsen bize dogru..
Seni sevdim can u dilden
Çekme kendini naza doğru..

Ne pervam var ne de perdem
Sanma beni hali bir dem
Söyler seni teller her dem
Kulak versen saza doğru..

Aşığa zülfükar isen
Gülşende güle zar isen
Hakikatli bir yar isen
Ben geleyim size doğru..

Gönülleri bir edelim
Gayrileri biz nidelim
İkimiz de bir gidelim
Yürüyelim ize doğru..

Bir gün için feryadı zar
Bülbül eder her dem seher
Aç sinemi gel gör ne var
Arttı derdim yüze doğru..

Kafi derdim bir derd katma
Veysel'i yabana atma
Kerem eyle çok uzatma
Kavuşalım yaza doğru.
22 01 2002
Aşık Veysel Şatıroğlu
 
 

Salınıp Giderken Boyunu Gördüm

Salınıp giderken boyunu gördüm
Selvi miydi fidan miydi boy muydu
Egmis kislarini yayini gördüm
Kilic miydi gamze miydi yay miydi

Güzel keklik gibi geziyor tasta
Gören asiklari yakar ateste
Avazi bülbülde sedasi kusta
Keklik miydi turna miydi toy muydu

Taramis zülfünü dökmüs gerdana
Yel estikce dalgalanir her yana
Dedim dilber cevir yüzün bak bana
Gözleri yildiz al yanaklar ay miydi

Arasan dünyayi bulunmaz esi
Siyah bulut perdelemis günesi
Ah cekti gözünden sel etti yasi
Deniz miydi derya miydi cay miydi

Veysel Satir beyan eder derdini
Terkedemem ezberini virdini
Dilim tutup soramadim yurdunu
Yayla miydi kasaba mi köy muydu
 
 

Sazıma

Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikar etme
Lal olsun dillerin söyleme ya da
Garip bülbül gibi ah-u zar etme

Gizli dertlerimi sana anlattım
Çalıştım sesimi sesine kattım
Bebe gibi kollarımda yaylattım
Hayali hatır et beni unutma

Bahçede dut iken bilmezdin sazı
Bülbül konar mıydı dalına bazı
Hangi kuştan aldın sen bu avazı
Söyle doğrusunu gel inkar etme

Benim her derdime ortak sen oldun
Ağlarsam ağladın gülersem güldün
Sazım bu sesleri turnadan m'aldın
Pençe vurup sarı teli sızlatma

Ay geçer yıl geçer uzarsa ara
Giyin kara libas yaslan duvara
Yanından göğsünden açılır yara
Yar gelmezse yaraların elletme

Sen petek misali Veysel'de arı
İnleşir beraber yapardık balı
Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı
Ben babamı sen ustanı unutma.
 
 

Sen Olmasan

Sen bir aşksın ben bir mecnun
Sen olmasan ben olmazdım
Sen bir gülsün ben bir bülbül
Sen olmasan ben olmazdım

Kalbimde yaşarsın her an
Varım yoğum sensin inan
Kalbimdeki aziz mihman
Sen olmasan ben olmazdım

Ansızın kalbime girdin
Türlü türlü dertler verdin
Beraberce çeker derdin
Sen olmasan ben olmazdım

Sensin benim cümle varım
Yoktur başka kisb ü kârım
Hem yazımsın hem baharım
Sen olmasan ben olmazdım

Bağrımdaki açan çiçek
Türlü koku türlü irenk
Bu bendeki olan gerçek
Sen olmasan ben olmazdım

Dokun Veysel tele dokun
Coştu gönül etti akın
Sensin bana benden yakın
Sen olmasan ben olmazdım
 
 
 

Senlik Benlik Nedir Bırak

Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası

Kürtü Türkü ne Çerkezi
Hep Ademin oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi

Kurana bak İncile bak
Dört kitabın dördü de hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası

Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi

Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi

Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden, hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası

Şu alemi yaratan bir
Odur külli şeye Kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası

Cümle canlı hep topraktan
Var olmuştur emir Haktan
Rahmet dile sen Allahtan
Tükenmez rahmet deryası

Veysel sapma sağa sola
Sen Allahtan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası…
 
 

Uyandım Kuşların İnce Sesine

Uyandım kuşların ince sesine
Seherle birlikte iniler durur
Ses verdim sesine bilircesine
Aşıkın derdini yeniler durur.

Baharda çağlayan bulanık sular
Durmadan kendini taşlara çalar
Eşinden ayrılmış bir geyik meler
Dağlar sadâ verir iniler durur

VEYSEL de yaralı geyik gibidir
Kapalı dertlere höyük gibidir
Ne sarhoştur ne de ayık gibidir
Sinesi kös gümüler durur.
 
 

Uzun İnce Bir Yoldayım

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece 

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Kırkdokuz yıl bu yollarda
Ovada dağlarda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel iş bu hale
Kah ağlaya kah güle
Yetişmek için MENZİLE
Gidiyorum gündüz gece
 
 

Yarin Beyaz Gerdanında

Yarin beyaz gerdanında
Türlü türlü haller gördüm
Sıralanmış her yanında
Yıldız gibi benler gördüm

Yar ile tenha buluştuk
Gizli dertlerimiz açtık
Hayli bir zaman konuştuk
Dudağında ballar gördüm.

Dudu diller inci dişler
Ahu gözler o bakışlar
Kesme kakül sırma saçlar
Zülüfünde teller gördüm.

Elmas küpe kulağında
Güller açmış yanağında
Seher vakti dost bağında
Taze açmış güller gördüm.

Söylenir sevdan Veysel'i
Aşıktır aşığın temeli
Ben o yari görmeyeli
Aylar geçti yıllar gördüm.
 
       
      
 
  Bugün 3 ziyaretçitarafından tıklandı  
 
©2007-2008 Bu site İlyas Karanlik, Sercan Ünal, Mehmet Kürşat Değer tarafından "Türk Dili ve Edebiyatı" dersinin proje ödevi olarak hazırlanmıştır. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol