GEVHERİ
Hayatı:
Türk edebiyatı ayrılmaz bir bütündür. Yani Halk edebiyatı, Divan edebiyatı, Tasavvuf edebiyatı… Vb. gibi isimler altında anılıyorsa da bunları birbirinden soyutlayamayız. Bu edebiyatlar daima birbirinden etkilenmiştir. Diğer edebiyatlara en fazla tesir eden de Halk edebiyatıdır. Halk edebiyatı bazıların dediği gibi yabana atılacak bir edebiyat değildir. Bu edebiyat geçmişten bugüne kadar binlerce dâhi sanatkâr yetiştirmiştir. İşte bu dâhi sanatkârlardan birisi de Gevheri’dir.
17'nci yüzyılın ikinci yarısıyla 18'inci yüzyılın ilk yarısında yaşadı. Asıl adı Mehmet ya da Mustafadır. Yaşamına ilişkin kesin bilgiler yoktur. Nereli olduğu da kesin olarak bilinmiyor. Kırımlı, İstanbullu ya da devşirme olduğu yolunda tahminler vardır. Ancak Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın ikinci Viyana kuşatması üzerine söylediği şiirler, onun bu savaşa katıldığını göstermese de dönemin olaylarıyla ilgili bilgisi olduğuna işaret eder. Osmanlı devletinin birçok yerini gezdi.
Gevheri’nin şiirlerine bakınca az çok belli bir tahsil gördüğünü söyleyebiliriz. Gevheri hem divan, hem de saz şiiri tarzında eserler vermiştir. Birinci türde divan, müstezat, semai, ikinci türde başta koşma olma üzere türkü, türkmani ve tecnis şeklinde eserler vücuda getirmiştir.
ESERLERİ
Ah Elinden Zülf-i Kemendim Benim
Ah elinden zülf-i kemendim benim
Müjen urdu sinem yaralandı gel
Güzel başın içün ağlatma beni
Dilber gam başımdan aralandı gel
Gamdan hasar oldu mekanım yurdum
İşidüp avazım dinlemez virdim
Bir değil beş değil on değil derdim
Yaralar baş verdi sıralandı gel
Aceb gafil midir gelür mü Leyla
Bu gam bu kasavet kalur mu böyle
Çok tuz ekmek yedik gel helal eyle
Bu garibin gönlü zarelendi gel
Gevheri yar gelür haftada ayda
Sevüp ayrılması vermeyor fayda
Başım yastıktadır gözlerim yolda
Gözümün beyazı karalandı gel
Ala Gözlü Nazlı Dilber
Ala gözlü nazlı dilber
Seni kandan sakınırım
Kandan değil hey efendim
Seni candan sakınırım
O yana bu yana bakma
Beni ateşlere yakma
Elini koynuna sokma
Seni senden sakınırım
Gevheri der ben bir merdim
Yüreğimden çıkmaz derdim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni benden sakınırım
Başına Bir Hal Gelirse
Başına bir hal gelirse
Dağlara gel bağlara gel
Seni saklar vermez ele
Dağlara gel bağlara gel
Bu canım aşka cinseli
Aşk odu ile pişeli
Yeşil dağlar menevşeli
Dağlara gel bağlara gel
Rakibe miktarın bildir
Yanına civanlar uydur
Zamane dostundan yeğdir
Dağlara gel bağlara gel
Gevheri düşmüş dillere
Diyar-ı gurbet illere
Billahi vermem ellere
Dağlara gel bağlara gel
Behey Dilber Sana Gonül Vereli
Behey dilber sana gönül vereli
Bana hasm olmadık kullar mı kaldı
Dasitan eyledin illere beni
Halim söylemedik diller mi kaldı
Ferhad gibi yol eyledik dağları
Hangi yar güldürmüş ağlayanları
Şimdi viran oldu dostun bağları
Yad eller değmedik güller mi kaldı
Böyle dilber gelmemiştir devrana
Şimdiki hublara yoktur bahane
Bir rüzgar musallat oldu cihana
Meyvesin dökmedik dallar mı kaldı
Gel gönül bu dertten olalım ari
Görelim sonunda ne kılar Bari
Gevheri der ben de ederim zari
Başıma gelmedik haller mi kaldı
Ben Güzelim Deyu Havadan Uçma
Ben güzelim deyu havadan uçma
İndirirler seni el yaman olur
Siyah kaküllerin gerdana saçma
Bad eser dağıtır yel yaman olur
Güzelsin sevdiğim sen de bilirsin
Ettiğin işlere pişman olursun
Gel akşamlayalım yolda kalırsın
Karanlık gecede yol yaman olur
Biçare Gevheri der halim yaman
Dağ başından eksik olmuyor duman
Elendim ben seni sardığım zaman
Aşkımız artar da hal yaman olur
Beni Kimse Eğleyemez
Beni kimse eğleyemez
Benim gönlüm alan gelsin
Tabipler bilmez ilâcım
Beni derde salan gelsin.
Mailim selvi boyuna
Melek karışmış soyuna
Soyunup uryan koynuna
Sinesine saran gelsin.
Kaşların yay, kirpiğin ok
Sana mail olanlar çok
Şu cihanda akranın yok
O kaşları keman gelsin.
Gevheri'yi kimse bilemez
Aşıkın ağlatan gülmez
İsmini söylemek olmaz
Filân kızı filân gelsin...
Beyaz Göğsün Bana Karşı
Beyaz göğsün bana karşı
Açma beni öldürürsün
Ela gözler süze süze
Bakma beni öldürürsün
Öldürüp kanıma girme
Her bir yada gönül verme
Ela göze siyah sürme
Çekme beni öldürürsün
Gevheri der şah-ı bülbül
Beyaz gerdan bina-yı pul
Yanağına kırmızı gül
Takma beni öldürürsün
Bizden Selam Olsun Gül Yüzlü Yare
Bizden selam olsun gül yüzlü yare
Salınıp sevdiğim bağlara gelsin
Severim dilberi elde ne çare
Yürekte eriyen dağlara gelsin
Sevda derler bir acayip dengim var
Güzeller giyecek şali rengim var
Bugün benim adüvlerle cengim var
Kılıçlar bilensin zağlara gelsin
Ne kadar cevr etse şikayet etmem
Öperim koçarım hiyanet etmem
Canım sende iken feragat etmem
İsterse gerdanım ağlara gelsin
Gevheri bağlamış bir özge eda
Elinde tesbihi dilinde Hüda
Dellal-i muhabbet eylemiş nida
Mecnunum olanlar dağlara gelsin
Bugün Ben Bir Bağa Girdim
Bugün ben bir bağa girdim
Ne bağ duydu ne bağbancı
Gülün, şeftalisin derdim
Ne bağ duydu ne bağbancı
Bağın duvarından aştım
Kırmızı gülüne koştum
Öptüm sardım helallaştım
Ne bağ duydu ne bağbancı
Bağın kapışını açtım
Sanasın cennete düştüm
Doldurdum badesin içtim
Ne bağ duydu ne bağbancı
Seherin tan yeri attı
Bülbül elvan elvan öttü
Gevheri yükünü tuttu
Ne bağ duydu ne bağbancı
Bülbül Ne Yatarsın Yaz Bahar Oldu
Bülbül ne yatarsın yaz bahar oldu
Çağrışup ötmenin zamanı geldi
Serviler yeşerdi çiçekler doldu
Cana can katmanın zamanı geldi
Benim yarim yanakları allıdır
Ak elleri deste deste güllüdür
Dertli olan bakışından bellidir
Her derdi atmanın zamanı geldi
Firkatle ağlayup şevkle gülünce
Gözümden dökülen yaşı silince
Bir dilberin elin ele alınca
Yaylaya çıkmanın zamanı geldi
Aşık Gevheri de gider dostuna
Gidi rakiplerin bize kastı ne
Evvelbahar çayır çemen üstüne
Sarılıp yatmanın zamanı geldi
Dila Gör Bu Cihan İçre
Dila gör bu cihan içre
Güzellerde bir adet var
Ne aşk var aşıktan içre
Ne onlarda sadakat var
Ne dostane safa eyler
Ne cevr ile cefa eyler
Ne ağyara vefa eyler
Ne uşşaka inayet var
Biliriz işte dilbersin
Beni öldürmek istersin
Tutalım naz-perversin
Ne bu nazda letafet var
El-insaf Gevheri kemter
Nice sevsin seni dilber
Ne bahtım bir sa'd ahter
Ne tavr u ne kıyafet var
Dost Bağının Meyveleri Erişti
Dost bağının meyveleri erişti
Ayva benim alma benim nar benim
Çeşmim yaşı ummanlara karıştı
Cefakarım sitemkarım var benim
Yedi derya boz-bulanık selinden
Halk-ı alem aciz kaldı dilimden
Ben bülbülüm ayrı düştüm gülümden
Efgan benim matem benim zar benim
Mail oldum kisvesine tacına
Bend olmuşum siyah zülfü ucuna
Mansur gibi asılırım saçına
Kakül benim, perçem benim dar benim
Gevheri der kime gönül katayım
Gevherimi nadanlara satayım
Dost bağında bülbül gibi öteyim
Gülşen benim güller benim har benim
Ey Benim Nazlı Cananım
Ey benim nazlı cananım
Severim kimseler bilmez
Bir iştir geldi başıma
Çekerim kimseler bilmez
Bak şu kalbimin işine
Saldı sevdayı başıma
Gece gün aşk ateşine
Yanarım kimseler bilmez
Varın söylen şu hayına
Girmesin benim kanıma
Bir ateş düştü canıma
Tüterim kimseler bilmez
Gevheri ümidim Hak'tan
Yandı bu bağrım firaktan
Ey efendim derd-i aşktan
Ölürüm kimseler bilmez
Ey Efendim Bana Meylin Var İse
Ey Efendim, bana meylin var ise
Mahabbetin benim ile yâr olsun
Eğer senden gayri güzel seversem
Bülbül gibi işim ah ü zar olsun.
Tamahım yok bu dünyanın malına
Atlasına, dilbasına, şalına
Ben de Mecnun gibi dostun yoluna
Terkettiğim namus ile ar olsun.
T'an eyleyip niçin eli kınarım
Yad elinden giryan olup yanarım
Pervaneyim, dost şem'ine dönerim
Gam değildir, ko meskenim yâr olsun.
Gevheri der: Fırsat gitti elimden
Anın için korkum yoktur ölümden
Kim cüda kıldıysa beni gülümden
Bencileyin gonceleri hâr olsun!
Ey Peri Cihana Sen Gibi Dilber
Ey peri cihana sen gibi dilber
Ne geldi ne gelir ne gelse gerek
La'lin gibi Lokman tiryak-ı ekber
Ne buldu ne bulur ne bulsa gerek
Cefaya başladı kadd-i mevzunum
Ta arşa dek çıktı ah-ı derunum
Böyle giderse bu çeşm-i pürhunum
Ne güldü ne güler ne gülse gerek
Ey alem-i hüsnün sahip-kıranı
Öldür kelp rakibi verme emanı
Öldürmezsen kendi elinle anı
Ne öldü ne ölür ne ölse gerek
Bunca dem akarken gözümden yaşlar
Vaad etmiş iken silmeğe dilber
Ahdine durmadı ol peri-peyker
Ne sildi ne siler ne silse gerek
Gevheri güzeller gitti yabana
Lale gibi çıktı ol mah meydana
Bu cihana benim gibi merdane
Ne geldi ne gelir ne gelse gerek
Garip Turna Bizi Senden Sorana
Garip turna bizi senden sorana
Şimdi bir yavruya kuldur diyesin
Aşkın zincirini takmış boynuna
Devr içinde Mecnun oldur diyesin
Gece gündüz ağlar hiç bir dem gülmez
Unutmuş eşini dostunu bilmez
Sevmiş bir güzeli artık vazgelmez
Aşık olmak müşkül haldir diyesin
Terkeylemiş eşi ile dostunu
Abdal olmuş eğne almış postunu
Gelen geçen çiğner oldu üstünü
Ayaklar altında yoldur diyesin
A zalim engeller yolumu bağlar
Yarimin hasreti ciğerim dağlar
Ab-ı revan olmuş durmayıp çağlar
Şol akan yaşları seldir diyesin
Gevheri der bilmem ben ne olduğum
Gurbet illerinde durup kaldığım
Aceplemem beyim şimdi solduğum
Bülbülün mekanı güldür diyesin
Göster Güzelim Hüsnüne Hayran Olayım Ben (Gazel)
Göster güzelim hüsnüne hayran olayım ben
Firkatte iken diline şadan olayım ben
Ağyar ile sohbetler idüp bade içersin
Layık mı görüp hak ile yeksan olayım ben
Düşürme siyah zülfünü gerdana dökülsün
Zülfün teline ey peri kurban olayım ben
Ey nazeninim lutfun ile iznin olursa
Bir gece girip koynuna uryan olayım ben
Be Gevheri kulunu nice derde düşürdün
Bir buse virüp derdime derman olayım ben